Trump ‘savaş halindeyiz’ dedi
ABD medyasına yansıyan ve Kongre kaynaklarına dayandırılan haberlere nazaran, Trump idaresi, kartellerle çaba konusunda bugün Kongre’ye bir bildirim yaptı.
Buna göre, ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon), ABD Başkanı Donald Trump tarafından “yabancı terör örgütleri” listesine eklenen uyuşturucu kartelleriyle gayrette “savaş durumunda” olduğunu, Kongre’deki ulusal güvenlik komitelerine iletti.
Söz konusu bâtın bildirim, ABD ordusunun geçen haftalarda başlattığı, hala Venezuela açıklarında devam eden ve “uluslararası hukuka uygun olup olmadığı” tartışmalarına neden olan askeri hareketlerinin yasal bir yeri olarak yapıldı.
ABD medyasına yansıyan ayrıntılara nazaran ilgili bildirimde, Trump, ABD’nin “söz konusu terörist örgütlerle memleketler arası olmayan bir silahlı çatışma halinde olduğunu” ve “ABD’nin ulusal çıkarlarının savunulduğunu” belirtti.
ABD İLE VENEZUELA ARASINDAKİ GERİLİM
ABD Başkanı Trump, daha önce imzaladığı kararnameyle Latin Amerika kökenli uyuşturucu kartelleriyle yerinde gayret savıyla ordunun daha fazla ve aktif kullanılması talimatını vermişti.
ABD hükümeti, 8 Ağustos’ta Venezuela Devlet Başkanı Nicolas Maduro’nun tutuklanması yahut mahkum edilmesine ait bilgi sağlanması karşılığında daha evvel 25 milyon dolar olan mükafatı 50 milyon dolara yükselttiğini duyurmuştu.
Maduro’nun 10 yılı aşkın müddettir ABD’ye uyuşturucu kaçakçılığından sorumlu “Cartel de los Soles”in liderliğini yaptığı öne sürülürken, ABD Hazine Bakanlığı, 25 Temmuz’da “Cartel de los Soles”i “Özel Olarak Belirlenmiş Global Terörist” formunda tanımlamıştı.
Trump’ın talimatıyla Karayipler bölgesine, Venezuela açıklarına bir denizaltı ile 7 savaş gemisinden oluşan bir deniz kümesi gönderilmiş, ABD Savunma Bakanı Pete Hegseth de ABD ordusunun Venezuela’da rejim değişikliği dahil operasyonlara hazır olduğunu söylemişti.
ABD’nin Venezuela açıklarında birtakım tekneleri “uyuşturucu kaçakçılığı” gerekçesiyle maksat alması hem Venezuela idaresi hem de memleketler arası kamuoyunda tenkitlere neden olmuş, yapılan atakların “uluslararası hukuka alışılmamış olduğu” savunulmuştu.
