Odadakileri kırıp dökmenin verdiği haz… Klinik Psikoloğa sorduk… Öfkeyle giren nasıl çıkıyor

Günümüzde gerilim atmanın teknikleri gitgide çeşitleniyor. Boks, kickboks üzere sporların yanında artık geriliminizi kırıp dökerek atabileceğiniz yerler da mevcut. Kadıköy’de açılan öfke odası da onlardan biri… Pekala ya bu formda öfke atmak uzun vadede yarar sağlar mı, rastgele bir ziyanı var mı…
Özel kıyafetleri, eldivenleri giyip elinize bezbol sopasını alıyorsunuz, müzik tuşuna basıp başlıyorsunuz önünüzdeki eşyaları parçalamaya…
Öfke Odası denilen bu yer Kadıköy’de,insanlara bu formda öfke çıkarma seansı sunuyor. Pekala bilhassa gençlerin ilgi gösterdiği bu çeşit uygulamalar yararlı mı?
Veya şöyle soralım yararı kadar ziyanı da olabilir mi?
Uzmanların öfke için önerdiği boks, kickboks tavsiyelerine benzemiyor mu?
Klinik Psikolog Ege Ebrar Önür, akıllarda soru işareti bırakan ‘öfke odası’ uygulamasını kıymetlendirdi. Önür, öfkenin kaynağının çok daha temele dayandığını şu halde tabir etti: “Durumu şöyle ele almak mümkün. Aslında bakıldığında öfkenin kaynağını biz nereden alıyoruz? Şiddet eğilimi nereden doğuyor? Buna bir bakmak gerekiyor. Aslında saldırganlık ve vefat dürtüsü esasen bizlerin içinde olan en temel hislerden bir tanesi. Bebekler örneğin annelerinin göğüslerini emerken bir anıyla tutup hart diye ısırabilirler. Saldırganlık davranışı ta o vakitten beri aslında gözlemlediğimiz bir şeydir.”
klinik psikolog Ege Ebrar Önür ‘Öfke Odası’nı ruhsal açıdan şu formda tabir edildi:
“Bu bir çeşit aslında aksiyona vurmanın farklı bir versiyonudur diyebiliriz. Öfke odasını ele aldığımız vakit da Orada da aslında biz saldırganlığı bir biçimde farklı bir tarafıyla aksiyona döküyor oluyoruz. Yalnız burada şöyle bir durum ortaya çıkıyor. Bu durum ne yazık ki sağlıklı bir şey değil. Bir davranışı aslında biz değiştirip dönüştürüp farklı bir versiyonuyla görüyoruz. Yani saldırgan kişini ya da o denli bir dürtüsü olan kişinin ve onu bir halde ortadan kaldırmaya muhtaçlık duyan o kişinin öfke odasına gidip etrafı dağıtarak bir çeşit güya rahatlama sağlıyormuş üzere yaptığını görüyoruz. Lakin bu ‘muş’ üzere yapıyor olmak elbette süreksiz bir mühlet için, o anlık mühlet için yalnızca var olan bir şeydir. Bunun iyileştiriciliği, tedavi ediciliği ya da o var olan öfkeyi ortadan kaldıracak rastgele bir şeyi Yoktur. Bunun için aslında psikososyal takviye sistemlerinin arttırılması değerlidir. Bilhassa psikososyal diyorum. Zira öfke, saldırganlık dediğimiz yalnızca ruhsal bir grup sorunlara dayanmaz. Sosyolojik de bunun çok fazla tesirini görürüz. Örneğin ekonomik sorunlar yaşayan birçok birey daha öfkeli, daha saldırgan olma eğilimindedir.”
Öner, bu usul öfke çıkarma seanslarını boks ve kickbocksla şu biçimde kıyasladı:
“Öfkeyi biz neden bu formda gösterme muhtaçlığı duyuyoruz? Birçok uzman aslında bunu sporla desteklenebileceğini aktarmakta. İşte kickboks, boks üzere şeylerle aslında o davranışın biraz daha farklı bir formda ortaya çıkmasını, bu biçimde en azından beden bulmasını önerebiliyor. Orada natürel spor kelam konusu olduğu için daha farklı bir uygulama biz görüyoruz. Burada sporla mükaise edebilecek bir durum da kelam konusu değil.”