Murat Karayılan aynı noktada: Komisyon yetmedi, şart: İmralı

Terör örgütü PKK elebaşlarından Murat Karayılan, 11 Temmuz’daki silah yakma merasiminin “silahlı uğraş stratejisinin kesin bir biçimde sona erdirilmesi” manasına geldiğini belirtti. Sürecin devamı için Öcalan’ın özgürlüğünün “güvenin tesisi” açısından kilit rol oynadığını söz eden Karayılan, Kürt sıkıntısının tahlili için Meclis’te kurulan kurulu “olumlu bir adım” olarak niteledi.

Terör örgütü PKK’ya yakın kanalda Terörsüz Türkiye olarak isimlendirilen süreci kıymetlendiren PKK elebaşı Murat Karayılan, sürecin geldiği noktayı ve gelecek beklentilerini masaya yatırdı.

Karayılan, 11 Temmuz’da gerçekleşen silah yakma merasimini “tarihi ve manalı bir çıkış” olarak nitelendirdi.

Bu hareketin, kendileri açısından silahlı uğraş stratejisinin resmen ve fiilen sona erdirilmesi manasına geldiğini vurgulayan Karayılan, “Şimdiye kadar bizler silah üzerine ant içen insanlardık. Lakin artık silahları yakmış durumdayız. Bu, stratejik temelde bir değişimin olduğu manasına geliyor. Bu, değerli bir mesajdır” dedi.

“APO FİZİKİ OLARAK ÖZGÜRLEŞMELİ”

Karayılan, Öcalan’ın davetinin gereklerini yerine getirdiklerini vurgulayarak, “Şimdi Türk devleti, Bahçeli’nin davetinin gereğini yerine getirmelidir. Apo fiziki olarak özgürleşmelidir” dedi.

Taraflar ortasında itimat sorunu olduğunu söyleyen Karayılan, Öcalan’ın özgürlüğünün inanç ortamı yaratacağını tabir etti.

Karayılan, “Apo özgürleşmeli ve sadece İmralı’da kalmamalı, her yere gidebilmelidir. Özgür olmalıdır; kendisine bir bölge belirlenmemelidir” dedi.

“BİZİM DE FİKİRLERİMİZİN ALINMASI GEREKİR”

TBMM’de kurulan Ulusal Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komitesi’ni olumlu lakin gecikmiş bir adım olarak kıymetlendiren Karayılan, “Kürt sorununun” tahlil adresinin Meclis olduğunu söyledi.

Karayılan, “Tabii biz bu problemin bir tarafıyız; bizim de fikirlerimizin alınması gerekir” diye konuştu.

“Bizim başmüzakerecimiz Apo’dur” diyen Karayılan, Öcalan’ın sürece dahil edilmesi gerektiğini vurguladı.

Karayılan, “Fakat şu bilinmeli ki, başmüzakereci, yani baş muhatap zindandaysa, toplumda barış gelişemez” tabirlerini kullandı.

KARAYILAN’DAN “TÜRKİYE’NİN ÇIKARLARI” ÇIKIŞI

“Kürt sorununun” tahlili için Meclis çatısı altında bir komite kurulmasını “gecikmeli de olsa olumlu ve yerinde bir adım” olarak pahalandıran Karayılan, komitenin başarılı olmasını umduğunu söyledi.

Siyasi partilerin dar parti çıkarları ve oy hesapları yerine Türkiye’nin çıkarlarını temel alması gerektiğini belirten Karayılan, “Konu, stratejik değerde bir mevzudur. Bunun için de stratejik bir yaklaşımı gerektiriyor” tabirlerini kullandı.

Karayılan, “Barış sürecini geliştiren, onun teorisini oluşturan ve rol ile misyonunu tek taraflı olarak yerine getiren bir bireye umut hakkının tanınması ve TBMM’de yasal düzenlemeler yapılması gerekmez mi?” diyerek buna nazaran maddelerin uyarlanması gerektiğini söyledi.

TÜRKİYE’YE VERİLEN MÜHLET DOLACAK

Avrupa Konseyi’nin umut hakkının tanınması tarafında karar aldığını belirten Karayılan, “Geçtiğimiz yıl Avrupa Kurulu Türkiye’ye bir yıllık mühlet tanıdı. Eylül yahut ekimde Türkiye’ye verilen bu müddet dolacak. Şayet Türkiye, maddelerini umut hakkına nazaran düzeltmezse Avrupa Konseyi’nin Türkiye’ye ceza vermesi gerekir” sözlerini kullandı.

SİLAHSIZLANMA DAVETİNİN KAPSAMI

Öcalan’ın silah bırakma davetinin PKK’ya bağlı öteki yapılanmalar için geçerli olup olmadığı tartışmalarına da değinen Karayılan, dikkat çeken bir ayrım yaptı.

Öcalan’ın davetiyle silahlı gayret stratejisinin sonlandırıldığını ve bunun çizgisine inanan herkes için geçerli olduğunu söyledi.

“Bizim için artık strateji, silahlı gayret ve savaş değil, demokratik siyasettir. Bu herkes için geçerlidir,” dedi.

DSG VE PJAK’IN SİLAH BIRAKMASI

Ancak Karayılan, silah bırakmanın taktiksel bir mevzu olduğunu ve her ülkenin kendi şartlarına nazaran kıymetlendirilmesi gerektiğini belirtti.

“Apo’nun daveti, “silah bırakın ve kendinizi imhaya açık tutun’ biçiminde değildir” diyen Karayılan, DSG (YPG/PYD) silah bırakabilmesi için Suriye’de öncelikle itimat veren bir anayasa ve hukuk sisteminin olması gerektiğini, İran’daki PJAK için de benzeri bir durumun geçerli olduğunu söz etti.