Medyada ‘tane’ polemiği

“Dil ve yazın işçisi Attila Aşut, “tane” sözcüğünün beşerler için kullanılmaması gerektiğini tekraren yazmış, uyarmıştı. Bu defa, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ve CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in, şehitlerden “tane” diye kelam etmesine takılmış, BirGün’deki yazısına -haklı olarak- “Tane şehit söylemi çok incitici” başlığını koymuştu.

Aşut, Anadolu Ajansı’nın Erdoğan’ın kelamlarını motamot servis ettiğini, lakin kimi ajans ve gazetelerin “tane şehit” kelamını düzelterek yayımladığını belirtiyor; “Buna hakları var mıydı? İşin bu boyutunun değerlendirmesini Medya Ombudsmanımız Faruk Bildirici’ye bırakıyorum” diyerek de mevzuyu bana havale ediyordu.

Erdoğan, 2020’de “Libya’da birkaç tane şehidimiz var” dediğinde bu yaklaşımı çok tartışılmış, eleştirilmişti. Ancak hiç etkilenmeden devam ediyor birebir yanlışa. Ben de o vakit medyanın Erdoğan’ın lisan yanlışları ve prompter kazaları konusundaki tavrına itiraz etmiştim:

“(Erdoğan’ın) Prompter kazaları ve yanlış tabirleri hakkında okura/izleyiciye bilgi verilmeyip, yanlış tabirleri de duyurularak düzeltilmeyince gerçeklere muhalif olarak Erdoğan konuşmalarında hiç yanlış yapmıyormuş üzere sunulmuş oluyor.”

Aşut’un kelamını ettiği “tane şehit” yanlışı için de tıpkı görüşü yinelemem gerek. Temel prensibimiz, doğruları aktarma yükümlülüğümüzdür; gazeteci olarak yanlışı aktaramayız. Her kim yanlış yaparsa düzelterek aktarırız.

Ancak Erdoğan, bir siyasetçi, bir kamusal kişilik ve de cumhurbaşkanı. O nedenle Erdoğan’ın lisan (ya da bilgi ve söylem) yanlışlarını düzeltmekle kalmamalı, düzelttiğimizi de okura, izleyiciye bildirmeliyiz. Aksi halde kendimizi Erdoğan’ın yanlışını temizleyen, onu eksik tanıtan ve toplumdan bilgi saklayan bir halkla alakalar vazifelisi pozisyonuna indirgemiş oluruz”