Dün Kasımpaşa Stadı’nda birinci devrede ‘iyi ki futbol var’ diyeceğimiz tipten bir 45 dakika izledik. İki yeterli hocanın olumlu mantaliteleri sayesinde tartışmadan, hengameden uzak kemiksiz futbol seyrettik daima birlikte. Toplam yalnızca 7 faul vardı birinci devrede. Buna rağmen iki grup toplam 16 şut attı, rakip ceza alanlarında 36 kere topla buluşuldu.
Bu hoş birinci devrenin futbol açısından daha fazla takdiri hak eden tarafıysa konuk Beşiktaş’tı. Siyah-beyazlılar birinci devrede 2 gol attılar, 2 kere direğe takıldılar, 1 tane de Immobile’nin kaçırdığı net fırsat vardı. Tempo bir ölçü düşse de, siyah-beyazlılar maçın ikinci yarısında da olumlu oyunlarını sürdürdüler.

ATEŞİ SİVAS’TA YAKTI

Solskjaer’in bilhassa Sivasspor maçıyla birlikte ateşini yaktığı bu çıkışı üç ana münasebetle açıklayabiliriz:

1. Norveçli teknik adam, Sivas’ta Beşiktaş’ın temel sorununun ‘geriden çıkarken yapılan kolay top kayıpları’ olarak açıklamıştı. O gün Beşiktaş’ın orta alanını değiştirdi, Gedson’un yanına Oxlade’i ekledi. O günden beri Beşiktaş daha manalı çıkıyor geriden.
2. Mert Günok’un Solskjaer öncesi son 3 maçta uzun top ortalaması 26… Sivas-Trabzon ve Eyüp maçlarındaysa bu sayı 11’e gerilemiş. Dönem başından beri Mert’le anlamsız uzun top sorununu çözdü Solskjaer.
3. Dünün Beşiktaş ismine en dikkat alımlı ayrıntılarından biri de, oyunun istikametini soldan sağa uzun toplarla çevirme maharetiydi. Sol kanatta birkaç pas yapıldıktan sonra bilhassa Joao Mario, kros toplarla oyunun tarafını Svensson-Rashica’ya çevirdi. Ve böylelikle istikrarını bozdular Eyüp savunmasının.

Dünün benim için dikkat cazip ayrıntılarından biri de, Immobile’nin iki maçtır üst üste kritik frikikleri kullanması. OPTA’dan aldığım bilgiye nazaran Immobile 6 yıldır hiç frikik kullanmamış. Beşiktaş’tan evvelki mesleğinde de kullandığı frikik sayısı toplam yalnızca 4. Golü de yok.