Bankaların yeni gelir kapısı: Sigorta vurgunu

Türkiye’de bankaların sigorta vurgunu artık akıl almaz bir boyuta ulaştı. O denli ki, faaliyet dışı gelirleri yani sigorta ve kuruldan elde ettikleri karlar, temel bankacılık gelirlerini geride bırakmaya başladı. Bu ahlaksız ticareti yazmaya devam edeceğim. Birileri çıkıp “dur” diyene kadar…

Bankalarda tezgâh kuruldu

Sigorta şirketleri resmen bankaların içinde tezgâh açmış durumda. Saçma sapan kampanyalarla, hiçbir vakit riske dönüşmeyecek poliçeleri bankalar aracılığıyla satıyorlar.

Trafik sigortasını “riskli” diye yapmayan, kaskoyu ise fahiş fiyatlara satan bu şirketler, asıl büyük kârı bankalarla kurdukları bu kirli paydaşlıktan sağlıyor.

Tatil, altın, hediyeler…

Son devirde bankalarda sigorta kampanyaları patladı. “Şu kadar sigorta sat, Mısır’da bir hafta tatil kazan”, “İtalya tatili” ya da “Fransa’da bir hafta”… Üstelik bu mükafatlar sırf alandaki bankacılara değil, bölge müdürleri ve genel müdür yardımcılarına da veriliyor.

Kural kolay: Milyonlarca liralık sigorta satışı yapacaksın…. Allah aşkına, sigorta gereksinim hâlinde yapılır. Üç kuruşluk tatil için sigorta mı satılır?

Geçen hafta bir bankanın kampanyasını gördüm: sigorta satışında birinci olan bankacıya çeyrek altın. Bugün 6-7 bin lira pahasındaki çeyrek altın için bankacılar, hiç muhtaçlığı olmayan insanlara zorla poliçe satıyor.

Kâr oranı %50’yi buluyor

Bankaların bu satışlardan aldığı hisse %40 ile %50 ortasında. Sigorta şirketleri biliyor ki bu poliçelerin birçok “çakma” cinsinden: Yani gereksinimi olmayan müşterilere, kredi alabilmeleri için zorla satılan ürünler… Birden fazla müşteri, şubeden çıktıktan birkaç dakika sonra bu türlü bir poliçe yaptırdığını bile hatırlamayacak.

Riske dönüşmeyen poliçelerden elde edilen gelir, banka ile sigorta şirketi ortasında yarı yarıya bölüşülüyor.

Aklınıza gelmeyecek sigortalar

Türkiye’de bankalar aracılığıyla satılan sigortalar ortasında ATM sigortasından kredi kartı sigortasına, köpeğinizin teminat sigortasından çocuğunuzun teminat sigortasına kadar akıl almaz örnekler var. Dünyanın hiçbir yerinde görülmeyen bu poliçeler, vatandaşa zorla dayatılıyor.

Asıl soru: Kim müsaade veriyor?

Evet, bankalar kâr için yapıyor. Pekala denetleyici ve düzenleyici kurumlar neden buna göz yumuyor? Bankaların temel faaliyet kârından fazla kurul geliri var ve bu komitelerin en büyüğü sigorta.

Türkiye’de, bu ekonomik krizde, bankadan alacağı 50 bin liraya muhtaç olmuş bir insanın 10-20 bin lira sigorta kesilmesine nasıl müsaade veriliyor? Tamam, bankacı vicdansız. Genel müdür vicdansız. İşveren vicdansız.

Peki ya denetleyiciler? Türkiye’yi yönetenler? Onlar da mı vicdansız?

Yeter artık!

Vicdanlı olun. Vatandaşın banka ve sigorta şirketleri tarafından soyulmasına son verin. Bu köşede, bu soygunu yazmaya devam edeceğim.