Bahçeli kitabın ortasından konuştu: ABD ve YPG’ye çağrı…

BAĞIMSIZLIĞIN BEDELİ VE ULUSAL DURUŞUN GÜCÜ

Türk milletinin bağımsızlığı çok ağır bedeller ödenerek, vatan topraklarının her karışı şehit kanlarıyla örtülerek, kaç feragat ve fedakarlık örnekleriyle kazanılmıştır. Dün olduğu üzere bugün ve yarın da, istiklal ve istikbal haklarımızın koruma ve müdafaası toplu vuran ulusal yüreklerin erdem ve namus sorunu olarak görülecek, hiçbir biçimde taviz yahut teslimiyet bahsinden kelam açılamayacaktır. Türkiye’miz her alanda barış ve kardeşliği tesis ve temin ederek Cumhuriyet’in yeni yüzyılında gücüne güç katacak, muadil ve mütehakkim ülkelere fark atacaktır.

TERÖRSÜZ TÜRKİYE VE ULUSAL BÜTÜNLÜK VURGUSU

Bilhassa etnik ve mezhep temelli bölücülüğün bütün izleri kazınıp “Terörsüz Türkiye”nin tam ve eksiksiz ikmaliyle birlikte toplumsal gelişme, ulusal bütünleşme, ekonomik büyüme sacayağında medeniyetler liginde liderliğe oynayan, ülkeler ortasında sivrilip öne atılan bir devletin doğuşu beşeriyetin gözü önünde cereyan edecektir. Hamd olsun ülkemizin varlığı ebedi, vakarı ve vaziyeti müessirdir. Başşehir Ankara, sadece idare merkezimiz değildir. Tıpkı vakitte Anadolu jeopolitiğinin gerçeğinden doğmuş stratejik mihverimizdir.

ANKARA’NIN STRATEJİK VE MANEVİ MERKEZ ROLÜ

Tarihin derinlerinden beslenen ve ders çıkartan devlet ve idare aklının da siyasi karargahıdır. Bunun yanı sıra varlığı ve sürekliliği hem bu günümüzün hem de kutlu ülkülerimizin devamı ve teminatı olacaktır. Bugünkü gerçekler, maruz ve muhatap kaldığımız problemleri diğer başkentlerden bakarak çözme imkanı vermemektedir.Hiç kuşkusuz yeryüzünün her noktasına Ankara’dan bakmak mecburidir.

TÜRKİYE’DEN DÜNYAYA BAKIŞ: STRATEJİK ÖNCELİKLER

Başka başkentlerin yahut merkezlerin etkisinde kalarak yapılacak yorum ve yaklaşımları savunmak, düşürülmek istenen global tuzaklar için bir mazeret yaratacaktır. Ankara’nın ve Türkiye’nin güvenliği en yüksek hassasiyettir.Türkiye mevcut yükü ve potansiyeliyle bölgesinde hayata tutunmak için çığlıklar içinde çırpınan mazlumlar için inanç kaynağı ve gereksinim halinde barınacakları en emin sığınaktır. Türkiye’nin varoluşu geniş bir coğrafik ve jeopolitik eksende zorda kalanlar için umut ve ufuktur.

“GÖNÜL COĞRAFYAMIZIN ACISI ULUSAL KALBİMİZDEDİR”
Kerkük’ün, Gazze’nin, Urumçi’nin, Kudüs’ün, Tebriz’in, Arakan’ın, Trablus’un, Şam’ın ve daha kaç hatıramızda önemli ve müstesna mevkii bulunan gönül coğrafyalarımızdaki kentlerin ve buralarda yaşayan kardeşlerimizin ıstırapları ulusal yüreklerde biteviye hissedilmektedir.

“GAZZE’DEKİ DRAM VE İNSANLIK SINAVI”

Barbar bir abluka altında tutulan Gazze’de bilhassa çocuklar açlık ve susuzluktan ötürü can vermektedir. İnsanlık kıymetlerini alaşağı eden, hiçbir kitap ve inançla bağdaşmayan Siyonist canilik Gazze Şeridi’ne mezalim ve merhametsizlik çukuru kazmış, kimi bulduysa içine atmıştır. Birleşmiş Milletler’in açlık içinde kıvranan Gazzelilerin “yürüyen cesetlere benzemeye” başladığını açıklaması sözün tam manasıyla sefalet içinde debelenen ikiyüzlülüktür.

“BİRLEŞMİŞ MİLLETLER’İN FONKSİYONU TARTIŞMAYA AÇILMALI”

Bu çerçevede kanayan insani ve memleketler arası meseleleri etkisiz, aciz ve atıl halde seyreden Birleşmiş Milletler Teşkilatı’na üye ülke olmanın bir manası olmadığından bu kuruluşla bağlantı ve irtibat yeni baştan gözden geçirilmelidir. Ahlaken ve hukuken sorumluluk taşıyan memleketler arası bir kuruluşun kitlesel açlık ve şiddet kurbanı olan milyonlarla ilgili durum tespitiyle oyalanması fecî bir tükenmişliktir. Bir damla su, bir dilim ekmek, nefes alacak kadar da haysiyet ve hürriyet arayışında olan Gazzeli kardeşlerimizin yokluğa, yoksulluğa ve yok oluşa hapsedilmesi içinde bulunduğumuz çağın dehşet uyandıran trajedisi ve sistematik katliam tipolojisidir.

İSRAİL’İN SİYASETLERİ VE MİLLETLERARASI VİCDAN

Terör devleti İsrail’in Gazze’ye besin ve su ulaşımını engellemesi eşi ve gibisi görülmemiş kana susamışlıktır. Bölgesel ve global barış görüşmelerinin ana üssü olan, savaşan yahut çatışan tarafları müzakere ve mutabakat masasına çekme muvaffakiyeti gösteren Türkiye’nin; faal, atik, atılgan ve çok boyutlu diplomasi kanalıyla Gazze’ye insani yardımların sevk edilmesinde öncü rol oynaması kaçınılmaz bir insani gereksinimdir.

BÖLGESEL İTTİFAKLAR VE İNSANİ SORUMLULUKLAR

İslam ve Arap ülkelerinin Gazzeli çocukların feryat figanlarına sessiz kalmaları, en azından harekete geçmekte epey gecikmeleri ne yazık ki utanç duyulacak bir samimiyetsizliktir. İsrail’in sonunu hazırladığı açık ve ortadadır.Geride kalan 20 ay içinde 5 ülkeye saldıran, devamlı alarm durumunda bulunan, insani, türel ve vicdani bedellerden bütünüyle sıyırılıp ayrılan İsrail’in hem bölgemiz hem de global sistem içinde tahammülü mümkün olmayan bir hududa dayandığı da bir diğer gerçektir.

SURİYE’DE İSTİKRAR VE TERÖRLE MÜCADELE

Suriye’nin siyasi ve toprak bütünlüğünü sarsmanın yanında toplumsal ve toplumsal istikrarını bozucu müdahalelerin orta yerine konuşlanan İsrail hükümetine, inanıyorum ki en ağır faturayı savaş aykırısı İsrail toplumu kesecektir. Netanyahu akıttığı kanların hesabını damla damla verecek, aldığı ahların hitamında hayatı boyunca rezil rüsva olmuş bir soykırımcı olarak anılacaktır. Bu gelişmeler yaşanıyorken Fransa’nın Filistin’i tanıyacağını açıklaması son derece saygın bir karardır. Dileğimiz bu gözü pek, isabetli, hakbilir ve haktanır kararların dalga dalga yayılması, soykırım şebekesi İsrail’in hür dünyadan soyutlanması ve dışlanmasıdır.

SDG MUTABAKATI VE YPG/PYD TEHDİDİ

Suriye’de SDG kisvesine bürünen YPG/PYD’nin 10 Mart 2025 mutabakatına hala riayet etmemesi, hem Şam idaresinin hem de ülkemizin güvenliğini tehdit eden temas ve faaliyetlerini orta vermeden sürdürmesi tarihi bir yanlıştır. Ve bu yanlıştan derhal dönülmeli, Paris’te yapılan görüşmelerde gündeme geldiği üzere 10 Mart mutabakatına harfiyen uyulmalıdır.

ABD’YE DAVET: İKİLİ STANDARTTAN VAZGEÇİN

Ardı ardına patlayan skandallarla çalkalanan ABD idaresi ise tavşana kaç tazıya tut siyasetinden vazgeçmeli, el altından sürdürdüğü İsrail havariliğini sonlandırmalı, YPG/PYD’nin tasfiyesine dürüstçe takviye olmalıdır. Terörsüz Türkiye’nin menziline adım adım yaklaşılırken YPG/PYD’nin süreci ağırdan alması, gelişmeleri sakatlama arayışı kabul edilemez bir çirkefliktir.

TERÖRE KARŞI ULUSAL MUTABAKATIN YOL HARİTASI

PKK’nın kurucu önderliği tarafından 27 Şubat’ta yapılan “Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı” örgütün tüm bileşen ve yapıları için bağlayıcı ve geçerlidir.

MHP’NİN KURULDAKİ TEMSİLİYETİ

Milliyetçi Hareket Partisi için dikkate alınması gereken asıl davet bahse husus İmralı davetidir. Hiç kimse suyu yokuşa akıtacağı zehabına kapılmamalıdır.Bir yanda ülkemiz öbür yanda bölgemiz terörden arınacak; birlik, dirlik ve kardeşlik barışçıl bir atmosferde kökleşecektir. Tarihi geriye sarmak hayal ötesi bir beklentidir. Artık terörizmle geçirilecek bir anımız kalmamıştır.

Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde kurulacak 51 üyeli Ulusal Birlik ve Dayanışma Komisyonu’na da her partinin katılıp tarih ve millet huzurunda kelamını ve görüşünü paylaşması, demokratik sonlar çerçevesinde tartışmaların sağduyuyla yapılması ülkemizin geleceği ismine altın bir fırsattır.

Milliyetçi Hareket Partisi kelam konusu kurula 4 kıymetli isimle katılacak olup bu isimler:

1- Genel Lider Yardımcımız ve İstanbul Milletvekilimiz Sayın Feti Yıldız,

2- Sakarya Milletvekilimiz ve Anayasa Kurul Üyesi Sayın Muhammet Levent Bülbül,

3- Kırıkkale Milletvekilimiz ve Adalet Komite Üyesi Sayın Halil Öztürk,

4- Tokat Milletvekilimiz ve Adalet Komite Üyesi Sayın Yücel Bulut’tur.

MÜZAKERE KÜLTÜRÜ VE FİKİR ÇEŞİTLİLİĞİ

Nitekim ve nihayet bir darbı mesel yaygınlığı kazanan “Barika-i hakikat, müsademe-i efkardan doğar” kelamı, yani fikirlerin çarpışmasından hakikat güneşinin doğacağını belirten veciz tabir gerçekçi ve gerekli manasını bulacaktır.

CHP’YE TENKİT VE PRENSİP VURGUSU

Cumhuriyet Halk Partisi’nin mezkur kurula katılmayı kurallara bağlaması ve daima ayak diremesi esasen “Terörsüz Türkiye”den duyduğu korkunun yapıtıdır. İpi sapı birbirine karışmış olanların hamaset ve habasetle karılmış siyasetleriyle ortalığı bulandırma sebebi ise terörün milletimizin gündeminden çekilip çıkarılmasıyla tezgahlarının kapanacak olmasından ötürü kaygıya kapılmalarıdır.

SİYASİ TUTARSIZLIKLARA KARŞI DURUŞ

Ankara’da esip gürleyen bayağı siyasetçilerin apansızın Diyarbakır’a giderek munis ve müşfik bir tutuma gömülmeleri tarifi ve tanımı olmayan ilkesizliğin, siyasi ahlaklarıyla mündemiç olan dönekliğin mahsulü ve mecmuudur.

MİLLİYETÇİ DURUŞUN GÜCÜ VE HESAPSIZ SADAKAT

Milliyetçi Hareket Partisi ve Cumhur İttifakı’nın vatan ve millet sevdasının sadakası verilecek olsa yedi ceddine fazla gelecek olan siyasi curcuna faillerinin milliyetçilik üzerinden istismar sayfası açma teşebbüs ve tevessülü ayıplı ve ahlaksız bir savrulmanın ağır kusurundan öteki bir şey değildir.

Milliyetçi Hareket Partisi’ni mesnetsiz suçlamalarla durduracağını, melanet iftiralarla yıldıracağını sanan garabet ve gaflet yuvalarına yalnızca acıyor, onları aziz milletimizin vicdan terazisine havale ediyor, satışı ve hıyaneti en yeterli kendilerinin bileceğini, bu konuda ustalaştıklarını herkese bildirmeyi faydalı görüyorum. Canlı tutulmuş hislerin, ulusal birlik ve huzura hizmet eden bir duruşun şüphesiz bir gün hakkın ve haklının tecellisini göreceği, bunun için de orta vermeksizin gayret edeceği tartışmasızdır.

REALİZM VE ULUSAL HAYALLER ORTASINDA İSTİKRARLI YAKLAŞIM

Tarih harcının sabır, akıl, şuur ve inançla karıldığını, hamaset ile realitenin bağını kopartmadan hayata ve hadiselere bakışın en sağlıklı ve hakikat yol olduğunu Milliyetçi Hareket Partisi ve Cumhur İttifakı kadar deneyim etmiş bir diğer siyasi oluşuma hiç kimse tanıklık edemeyecektir.

Bu kapsamda; Hislerimizle gerçekleri; olmasını istediklerimizle yapabileceklerimizi; bugünümüzle hayallerimizi hesaba katan bir yorum sentezine ulaşmak lazımdır.

İL LİDERLERİ TOPLANTISI VE ULUSAL KARARLILIK

Öncelikle, Türkiye’mizin yükselmesi, zenginleşmesi ve güçlenmesi için elimizden gelen her çalışmayı yapmakla mükellef olduğumuz unutulmamalıdır. Milliyetçi Hareket Partisi tek ses, tek nefes, tek yürek halinde Terörsüz Türkiye’ye inanmakta; birebir vakitte siyasi çıkar hesabı yapmadan, nefsin tasallutuna kapılmadan, sağın solun tahrik ve telkinine aldırmadan evvel ülkem ve milletim anlayışına barış ve kardeşlik ruhuyla bağlanmaktadır.

Bilinmesini isterim ki, dün yapılan Vilayet Liderleri Toplantımız bunun göz kamaştıran timsali olmuş, davasına ve ülkesine sadakatle hizmet eden dava arkadaşlarım bir defa daha fedai yürekleriyle Türk milletinin ve Türkiye’nin yoluna baş koymuşlardır. Hepsine müteşekkirim, hepsini de hasretle ve muhabbetle kucaklıyor, Cenab-ı Allah’a emanet ediyorum.