Ali Yerlikaya’dan Bahçeli’ye rest: Dört Alevi müdür kızağa alındı
Geçtiğimiz günlerde MHP başkan Bahçeli’nin MHP’li vekillerle yaptığı bir toplantıda, Kürtler ve Alevilerin bürokrasiden dışlanamayacağını vurgulamak için “Cumhurbaşkanının iki yardımcısı olsun, bir Kürt, oburu Alevi olsun” dediği öne sürüldü. Gündem olan kelamlar sonrası Bahçeli’nin başdanışmanı ve Türkgün’ün başyazarı Yıldıray Çiçek “Kürtler, Aleviler ve iç cephe gücü” başlıklı yazısıyla mevzuyu Bahçeli cephesinden yorumladı.
Gazeteci Tolga Şardan bugün T24’te yayınlanan köşesinde Ali Yerlikaya’nın İçişleri Bakanı olarak göreve başlamasından sonra yayımladığı vilayet emniyet müdürleri kararnamesi ile Alevi Emniyet Müdürlerini tasfiye ettiğini yazdı.
Şardan’ın yazısının ilgili kısmı şöyle:
“Alevi açılımı öncesinde Emniyet’te yaşananlar
Büyüteç’in daima okurları, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin açıklamalarıyla alevlenen “Alevi açılımı” konusundan 20 Haziran’da haberdar oldular.
Aradan geçen müddette, Alevi toplumunda heyecanlı bekleyiş başladı. Terörsüz Türkiye projesini öne çıktığı günlerde gerek AKP’de gerekse MHP’de oldukça yankı buldu, bu gelişme.
Halen de bahsin artçı yankıları devam ediyor.
Sürecin şimdilik tahminen de en önemli açıklaması, MHP lideri Devlet Bahçeli’den geldi.
Gazeteci İsmail Saymaz’ın Bahçeli’ye atfen gündeme getirdiği “Cumhurbaşkanı yardımcılarından biri Kürt, oburu Alevi olsun” görüşünün kamuoyunda beklenmedik karşılığı oldu.
Kimileri Bahçeli’nin değerlendirmesini, “ülkenin Lübnanlaşmasının önünü açacağı” fikrinde. Bu tespiti destekleyenler, Bahçeli’nin yaklaşımını “etnik ve inanç kökenli bölünmenin resmileşmesi” manasına geldiğini savunuyor.
Bahçeli; tenkitler üzerine, ardından “Türkiye’nin adım adım ilerlediği bir devirde, iki Cumhurbaşkanı Yardımcısından birisinin Alevi, başkasının de Kürt olabileceği değerlendirilmiştir. Bu fikri ve siyasi teklifi Lübnan’la ilişkilendirmek çarpıtma ve taammüden saptırmadır!” dedi.
Konunun Lübnanlaşmak boyutunun dışında konuşulması gereken başka istikameti ise ülke idaresindeki görevlendirmelerin ne kadar liyakate dayalı olduğu.
Doğrusunu söylemek gerekirse, hak edenin hak ettiği misyona gelmesinde liyakatin temel alınması halinde Bahçeli’nin tezine aslında gerek kalmayacak. Liyakat sahibinin, hangi hayat görüşünde, dünyaya bakışında, mezhebinde, etnik kökeninde olduğunu hiçbir manası kalmayacak doğal olarak.
MHP başkanının açmak istediği yolda, yakın vakitte yaşanan dikkat cazibeli kazayı örnekleriyle anlatacağım.
Örneğin; yaşandığı kamu kurumu – basitçe iddia edeceğiniz üzere – polis teşkilatı.
2023 seçimlerinden sonra İçişleri Bakanı olarak göreve başlayan Ali Yerlikaya, geniş kapsamlı vilayet emniyet müdürleri kararnamesini yayımlayarak kendisinden evvel misyona almış vilayet emniyet müdürlerini değiştirdi.
Değiştirilen vilayet emniyet müdürleri ortasında şahsen tanıdığım dört Alevi vilayet emniyet müdürü de vardı. Söz konusu kararnamede kimi vilayet emniyet müdürleri yer değiştirirken, Alevi dört vilayet emniyet müdürü doğrudan merkeze alındı.
Yerlikaya’nın kararnameyi yayımlamasının gayesi, kendisinden evvel fazlaca eleştirilen ve tartışılan İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun kadrosunu tasfiye etmekti.
Yürürlüğe giren kararnameyle Yerlikaya maksadına ulaştı, Soylu’nun yakın takımındakiler de dahil olmak üzere epey vilayet emniyet müdürünün vazife yerlerini değiştirdi.
Ancak, ismini vermek istemediğim Alevi dört vilayet emniyet müdürü, doğrudan Soylu’nun ekibinde değildi. Ayrıyeten bu isimler, teşkilat içindeki çalışmalarıyla, liyakatleriyle bilinen polis müdürleriydiler.
Üstelik, 17-25 Aralık sürecinden sonra iktidarın “bizi cemaatten kurtarın” diyerek daha kıymetli ve kritik yerlerde vazifeye çağırıp yardım istediği gruptandılar. Tıpkı vakitte Atatürk prensiplerine bağlılardı.
Süreç ve görevlendirme periyodu nedeniyle Soylu’nun takımı üzere değerlendirildiler.
Şimdi ise mevcut vilayet emniyet müdürleri içinde bir tane bile Alevi vilayet emniyet müdürü yok.
Yaşananlar bununla hudutlu kalmadı elbette.
Yine Soylu döneminde İçişleri Bakanlığı Ateşesi olarak yurt dışında misyon alan üst seviye emniyet müdürleri ortasında üç Alevi polis müdürü vardı.
Görev müddetlerinin tamamlanmasıyla birlikte ülkeye dönüş yapan çok sayıdaki ataşe polis müdüründen yalnızca Alevi olan üç polis müdürü, farklı bir atamaya tabi tutuldu, Emniyet Genel Müdürlüğü idaresince.
Aynı pozisyondaki meslektaşlarından başka atamayla üç polis müdürü, yaşadıklarından – haklı olarak – rahatsızlıklarını üst idareye iletti. Uzun müddet sonra Alevi üç polis müdürü de merkeze alınan Alevi polis müdürleriyle aynı birimde, Teftiş Kurulu bünyesinde görevlendirildiler.
Emniyet idaresi istedikleri kadar kabullenmeseler de durum budur.
Gönül isterdi ki; MHP Genel Başkanı ve MHP yönetimi, şimdi ortada Alevi açılımı yokken siyasi takviyeden bağımsız bu polis müdürlerinin hakkını da savunsun. Liyakate sahip çıksın. Lakin MHP, “devlete ve topluma hizmet odaklı misyon yapan” farklı mezhep ya da ömür görüşünde olmakla birlikte liyakate sahip polis müdürlerinin hakkını savunmak yerine, şimdilerde haklarında birçok soru işareti bulunan, haklarında isimli davalar açılan “sıkıntılı” polis müdürlerinin peşinden koşmayı tercih etti, nedense?
Soylu’dan sonra Yerlikaya üzerinde de benzeri tesirleri olan MHP yöneticileri var. Madem ki, ülkede Alevi açılımı süreci tartışılıyor, MHP lideri gelişmeleri yakından izliyor; o vakit MHP idaresi, “liyakat” probleminin uygulanmasında öncü olsun.
Böylece, mezhep ayrımı ya da etnik köken ayrımı yapılmaksızın liyakatli isimler misyona getirilir.
Aynı durum, AKP içinde geçerli elbette”
