Bahçeli’den ‘Terörsüz Türkiye’ açıklaması: Altın fırsat heba edilmemeli

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin, X hesabından 26 Ağustos 1071 Malazgirt Zaferi, 26 Ağustos 1922 Büyük Taarruz’un yıl dönümüne ait bir açıklama yayımlandı.

Açıklamada “Terörsüz Türkiye” sürecine de değinen Bahçeli “Altın fırsat heba edilmemeli” tabirini kullandı.

“Terörsüz Türkiye, fetihler sürecinin, taarruz şuurunun, hasılı ve son analizde Malazgirt Zaferi’nin istikbalin tertemiz yüzüyle birleşmesi, yeni yüzyılın barış, huzur ve kardeşlikle çelikleşmesidir” diyen Bahçeli, şöyle devam etti:

“Önümüzdeki altın fırsat heba edilmemeli, coğrafyayı vatan yapan millet çatısı altındaki kardeşlik hissiyat ve hususiyeti zedelenmemelidir. Malazgirt’te temerküz eden fetih aklının, insanlarımızın lisanıyla kökeniyle ilgilenmeyen, bunu kaygı etmeyen ve ortak bedellerde buluşmayı temel alan selim ve selis iradenin, elleri öpülesi ecdadımızın çığlık kadar hür harika davetini ve muzaffer çehresini yere düşürmeyeceğine gönülden inanıyorum.”

“ALLAH’IN BİR LÜTFU”

Bahçeli’nin yazılı açıklamasının tam metni şöyle:

Türk milleti tarih boyunca medeniyet ışığının taşıyıcı ruhu, merhamet ve mehabet ikliminin muhabbetle taçlanan burcu olmuştur.

Bu yüksek haslet ve haysiyet vaktin dar kovuklarından dalga dalga sızarak yayılmış, sönük ve solgun, birebir vakitte sakin ve yorgun coğrafyaların sisli ufkunu fetih ve taarruz parlaklığıyla aydınlatmıştır.

26 Ağustos 1071 Malazgirt Zaferi ile 26 Ağustos 1922 Büyük Taarruz’un içyüzünü görebilen, okuyabilen ve özümseyenler için bu aydınlık Allah’ın bir lütfu, milletimizin de övünç kaynağıdır.

Hem 954 yıl önce, hem de 103 yıl önce olmak suretiyle iki başka tarih diliminde Anadolu esaret zincirlerinden kurtularak asil ve aziz milletimizin erdem ve namusu olarak perçinlenmiştir.

Özellikle Malazgirt Ovası’nda global ve bölgesel kuvvet istikrarı yeni baştan kurulurken, jeopolitik ve jeostratejik denklemlerin parametreleriyle birlikte dünyanın istikameti ve çağların şifreleri muhtevalı değişime uğramıştır.

Mesele yalnızca hak ederek kazanılmış bir meydan savaşı yahut ulaşılmış muvaffak ve muzaffer bir periyodun inşasıyla sonlu görülmemelidir.

“AYRIMCILIK CAN KONUTUNDAN VURULDU”

Malazgirt Zaferi, tefrika ve tezvirata mahkûm düşen Anadolu’nun tekrar doğuşunu müjdelemiş, haksızlığa ve zulme maruz kalan mazlumların dirilişini tetiklemiş ve teşvik etmiştir.

954 yıl evvel ayrımcılık can konutundan vurulmuş, ayrışmayı kamçılayan karanlık gaye ve arayışlar can kıymetine darbelenmiştir.

Malazgirt Zaferi, Türk milletinin varoluşsal onurunun eşanlı olarak yurt tutma maksadıyla eklemlenmesi, mukadderatının özünü teşkil eden sarsılmaz birlik ve dayanışma hissinin iman ve kahramanlıkla yoğrulmasıdır.

Bu zafer Bizans’ın kilitlediği rahmet vadeden kapıları açmakla kalmayıp kırgın ve kırık gönüllerin de umut ve heyecan mayası olmuştur.

“360 DERECELİK AÇIYLA AKLEN, KALBEN VE FİKREN KUŞATMIŞTIR”

Ötüken sancağı Malazgirt’te çok daha kudretli halde cihanşümul gayelere kilitlenmiş, maşeri vicdanda tıpkı bir cevher üzere gizli duran kutlu mefkureler Kızılelma sevdasıyla coğrafyaları sarmıştır.

Müslüman Türk milleti Anadolu’yu yük ve harekât merkezi yaparak İ’la-yi Kelimetullah aşkının peşine düşmüş, yerküreyi 360 derecelik açıyla aklen, kalben ve fikren kuşatmıştır.

Elbette Malazgirt Zaferi’nin sonuçları hala müessir ve müsellemdir.

Müstevli ve muhasım çevreler bu zaferden ötürü 9,5 asırdır huzursuz, sancılı ve rahatsızdır.

Türk milletinin varlığından, bir ve kardeşçe yaşamasından, acıda ve anıda, sevinçte ve hüzünde tek nefes olmasından kaygıya kapılanların menhus ve menfur oyunları devamlı güncellenmiş, vakit zaman da genişlemiş ve genelleşmiştir.

Hiç bitmeyen, hiç kesilmeyen, hiç eksilmeyen birçok tertip ve tuzaklara karşın Malazgirt’in manevi mirası, Büyük Taarruz’un kristalize olmuş soylu duruşu tahrip edilememiştir.

“TERÖRSÜZ TÜRKİYE’NİN KARARLI ADIMLARI”

Malazgirt’in emanet olarak jenerasyondan nesile intikal eden tarihî dokusu, makus talihi değiştiren tabiatı ve kuşkusuz ulusal yüreklerde kor üzere yanan zafer ateşiyle “Terörsüz Türkiye”nin kararlı adımları ve bahtımıza taraf verecek sağlam atılımları el ele, güç birliği halinde yapılmaktadır.

Terörsüz Türkiye, fetihler sürecinin, taarruz şuurunun, hasılı ve son analizde Malazgirt Zaferi’nin istikbalin tertemiz yüzüyle birleşmesi, yeni yüzyılın barış, huzur ve kardeşlikle çelikleşmesidir.

“ALTIN FIRSAT HEBA EDİLMEMELİ”

Önümüzdeki altın fırsat heba edilmemeli, coğrafyayı vatan yapan millet çatısı altındaki kardeşlik hissiyat ve hususiyeti zedelenmemelidir.

Malazgirt’te temerküz eden fetih aklının, insanlarımızın lisanıyla kökeniyle ilgilenmeyen, bunu sıkıntı etmeyen ve ortak kıymetlerde buluşmayı temel alan selim ve selis iradenin, elleri öpülesi ecdadımızın çığlık kadar hür harika davetini ve muzaffer çehresini yere düşürmeyeceğine gönülden inanıyorum.

Bu his ve niyetlerle Türk tarihinin her bir devrinde, ulusal bekanın koruması için emsalsiz sorumluluklar üstlenmiş, en çetin imtihanları sabır ve vatanperverlikle geçmiş, ulusal birlik ve kardeşliğin nişanesi olmuş aziz ecdadımızı hürmet ve rahmetle anıyorum.

Malazgirt Zaferi’nin 954’üncü yıl dönümünde Büyük Hakanımız Sultan Alparslan’a, kahraman neferlerimize, Büyük Taarruz’un 103’üncü yıl dönümünde ise Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e, ideal arkadaşlarına ve saygıdeğer şehitlerimize Cenab-ı Allah’tan rahmetler niyaz ediyorum.

Taarruz ve zafer günümüz mübarek olsun.

Vatanımız sonsuza kadar var olsun.