Külliye’den ‘Türkiyeli’ ve ‘laiklik’ çıkışı: Asılsız, kışkırtıcı, fikri sabotaj

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın başdanışmanı ve Cumhurbaşkanlığı Hukuk Politikaları Kurulu Başkanvekili Mehmet Uçum, TBMM’de yeni süreç kapsamında kurulan “Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu” ile son günlerdeki “Türkiyeli” tartışmalarına ait bir yazı kaleme aldı.

“Demokratik siyaset ve tarihi fırsat!” başlıklı yazısında Uçum, “Türk Milleti, Türk Vatandaşlığı, Türkçe, Cumhuriyet, Laiklik, Hukuk Devleti ve Ulusal Devletin yasal sonları tartışma konusu olmadığı halde bunlar tartışmaya açılıyor yaygarası yapmak fikri provokasyondur. ‘Türk yerine Türkiyeli denmek isteniyor’ üzere temelsiz ve kışkırtıcı argümanları ortaya atmak fikri sabotajdır” dedi.

Uçum ayrıyeten, “Komisyonun kuruluşu Türkiye halkından oluşan Türk Milletine umut vermiştir” tabirlerini kullandı.

“OLAĞANÜSTÜ EHEMMİYETE SAHİP”

Uçum’un X hesabından paylaştığı yazısı şu formda:

“Terörsüz Türkiye yolunda TBMM’de “Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu”nun kurulmasıyla bu tarihi devirde yeni bir sayfa açıldı.

Komisyonun yüzde yüze yakın bir temsille kurulması harikulâde bir değere sahiptir.

Komisyonun kuruluşu Türkiye halkından oluşan Türk Milletine umut vermiştir.

Komisyonun ‘aktüel siyaset’in çekişmeleri üzerinden değil, ‘genel siyaset’in ortak gereksinimlerine nazaran mevzuyu ele alacağına inanıyoruz.

Eminiz ki Komite, ‘Devletin aktüel işleyişi’ndeki pratik ögelerden çok asıl olarak ‘Devletin genel işleyişi’ndeki stratejik konuları dikkate alarak bahse bakacaktır.

Tüm partilerin ‘demokratik genel siyaset’ odaklı olarak mevzuya yaklaşması, ‘aktüel boyutlu parti siyaseti’ni tali tutması halinde;

rekabet değil işbirliğinin

çatışma değil güçbirliğinin

çekişme değil fikir birliğinin

öne çıktığı bir çalışma yapılabilir.

Komisyon nitelikli çalışmalarıyla, çıkaracağı raporlarla, TBMM’nin icrai işlevleri için yapacağı tavsiyelerle Cumhuriyetin kuruluşunu tamamlamaya tarihi bir katkı yapabilir. Kurul, Cumhuriyetle tescilinmiş ve yüzyılı aşkın müddettir devam eden kuruculuğun tamamlanmasında, belirleyici irade olan TBMM için güçlü bir hazırlık yapıp geniş bir mutabakat sağlayabilir.

Komisyon çalışmalarını yürütürken; temsil siyaseti yerine direkt siyaset yaklaşımına, temsil alanlarının tezleri (tez siyaseti) yerine, halkın genel ve ortak taleplerine (talep siyasetine) üstünlük tanırsa çok daha tesirli olabilir.

Komisyon, yöntemsel olarak temsili demokraside temsilcinin halk ismine ‘fikri öncü’ olması kabulü yerine talep demokrasisinin yenilikçi yaklaşımı olan temsilcinin halkın ‘fikri sözcü’sü olma üslubunu tercih ederse çok yüksek bir randıman elde edebilir.

“İLK TOPLANTI GÖSTERDİ Kİ…”

İlk toplantı gösterdi ki Komite, Türk Milletinin kapsayıcılığını, Türkiye halkının çeşitliliğini ve özgünlüğünü temel alarak Devlet Millet bütünleşmesi perspektifine nazaran çalışacak.

Bu büyük vazifesi fikri provokasyonlar ile küçük hesaplara heba etmemek, bu tarihi fırsatın temelsiz savlarla gölgelenmesine müsaade vermemek gerekir.

Türk Milleti, Türk Vatandaşlığı, Türkçe, Cumhuriyet, Laiklik, Hukuk Devleti ve Ulusal Devletin yasal sonları tartışma konusu olmadığı halde bunlar tartışmaya açılıyor yaygarası yapmak fikri provokasyondur. “Türk yerine Türkiyeli denmek isteniyor” üzere temelsiz ve kışkırtıcı savları ortaya atmak fikri sabotajdır.

Bölgede Türklerin, Kürtlerin ve Arapların birliğine ait Kardeşlik Manifestosunu siyasi ümmetçilik olarak yaftalamak lakin bir emperyalist operasyon olabilir. Bu tuzağa düşmemek gerekir.

Türk Milletini oluşturan Türkiye halkının çeşitliliğini gözeterek milli birliği güçlendirmeye vurgu yapan ve Cumhurbaşkanının çalışma takımı konusunda örnek veren yapan yaklaşımları güya kimlik kotası isteniyor üzere istismar eden fikri saldırganlık düşmanca bir tavırdır ve makus niyetin sicilli lisanıdır.

Devlet gündeminde ve resmi süreçlerde bir Lozan tartışması olmadığı halde varmış üzere tahrikler yapmak bayağı bir oportünizmden öbür bir şey değildir.

“HERKESİN TENKİT YAPMA HAKKI VAR LAKİN…”

Elbette herkesin tenkit ve yapan ihtar yapma hakkı vardır. Lakin yapan ikaz niyeti olduğunda evvel müspet adımlar vurgulanır, dayanak açıklanır sonra sürece ait risklere dikkat çekilerek ikaz yapılır. Bunlar katkı da yapar.

Ama hiç kimsenin fikri sabotaj ve provokasyon yapmak, olmayanı varmış üzere göstererek fikri saldırganlığa girmek, yakışıksız bir fırsatçılıkla ilerleyen sürece pürüz çıkarmaya çalışmak üzere bir hakkı yoktur. Bu türlü yapanlar er geç bu yaptıklarının altında kalır. Türkiye artık ve hele bu devirde Türkiye aksisi açık ya da kapalı yapılan hiçbir iç ve dış operasyona müsaade vermez.

Sonuç olarak Ulusal Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komitesi, Türkiye’nin yükselişinin başlamakta olduğu tarihi bir periyotta tarihe geçecek bir rol üstlendi. Kurulun her türlü provokasyona ve Türkiye aksisi operasyona göğsünü gererek ve bunları elinin zıddıyla iterek başarılı olacağına inanıyoruz.”