Gazze yürüyüşünde ‘Hilafet’ sloganları atılmıştı: Diyanet’in gizli raporu ortaya çıktı

Cumhuriyet gazetesinin ulaştığı Diyanet İşleri Başkanlığı’nın 2016 tarihli “Dini-Sosyal Teşekküller, Klâsik Dini-Kültürel Oluşumlar ve Yeni Dini Yönelişler” başlıklı kapsamlı raporunda, Ankara merkezinde “ümmet”, “şeriat” ve “İsrail’le savaş” sloganlarıyla dikkat çeken yürüyüşler düzenleyen radikal kümelere ait çarpıcı tespitler içerdiği ortaya çıktı. Raporda, Tevhid Dergisi ve Köklü Değişim Dergisi etraflarının temel amacının “hilafet devleti” kurmak olduğu ve bu maksat doğrultusunda demokratik sistemi “küfür” olarak nitelendirdiği vurgulanıyor.

TEVHİD MECMUASI’NIN AMACI VE BAŞKANININ GÖRÜŞLERİ

Raporda, Tevhid Dergisi hareketi ve mecmuanın başyazarı Halis Bayancuk (Ebu Hanzala) mercek altına alınıyor. Mısır’da medrese eğitimi aldığı belirtilen Bayancuk’un, klâsik İslami anlayıştan farklı olarak din-devlet alakasını “itikadi” (inançsal) bir sorun olarak ele aldığı kaydediliyor. Raporda Bayancuk için şu kritik kıymetlendirme yer alıyor:

“Dini/şeri bir idarenin zorunluluğuna ve bunun da bir halife önderliğinde olması gerektiğine inanır. Bunun dışındaki idare biçimleri ona nazaran tağuttur (dinden saptıran), tevhide terstir ve şirktir. Hilafeti itikadi (inanç) bir sorun olarak görür ve bunun dışındaki idare biçimlerini küfür (inanç inkarı) kabul eder.”

HİZBUT TAHRİR BAĞLANTISI

Raporun öteki odağı, Köklü Değişim Dergisi ve bu mecmuanın bağlı olduğu, Yargıtay tarafından terör örgütü olarak kabul edilen ve “hilafet devleti” kurma çabası veren Hizbut Tahrir örgütü. Raporda, Hizbut Tahrir’in 1953’te kurulduğu, 1990’lı yıllardan itibaren Körfez Savaşı’nın tesiriyle başlayan radikalleşme dalgasından etkilenerek faaliyetlerini genişlettiği belirtiliyor. Örgütün Ürdün, Suriye, Kuzey Afrika, Türkiye ve Güney Orta Asya’ya yayıldığı, Ortadoğu’da baskı gören üyelerin Batı Avrupa’da yapılandığı, bilhassa ikinci kuşak göçmenler ortasında faaliyet gösterdiği ve Özbekistan ile Kırgızistan’daki aktifliğinin dikkat çektiği tabir ediliyor.

HİZBUT TAHRİR’İN İDEOLOJİK TEMELLERİ VE “KÜFÜR” SUÇLAMASI

Raporda, Hizbut Tahrir’in ideolojisinin merkezinde hilafetin tekrar tesis edilmesi fikrinin bulunduğu vurgulanıyor. Örgütün görüşleri şu halde özetleniyor:

“Hizbut Tahrir’e nazaran bugün için yaşanılan dünya ‘darül küfür (İslam olmayan ülke)’ ve ‘darül İslam (İslam ülkeleri)’kavramlarına nazaran tekrar inşa edilmeli. Tarihi süreçte hilafetin hudutları altındaki İslam ülkeleri yine İslam’a dahil edilmeli. Kozmik bir İslam ideolojisiyle İslam devletlerini her tarafa yaymak gerekir. Demokratik sistem bir küfür sistemidir. İslam, hakimiyetin halka ilişkin olduğu demokratik bir nizama bağlı olan cumhuriyeti de kabul etmez. Bütün öteki uluslar ve ulus devletler İslam devletinin vilayeti pozisyonundadır.”

Aynı kısımda, örgüt hakkında “küresel güçlerin denetimi ve takviyesiyle faaliyet yürüttüklerine dair iddialar” bulunduğunun altı çiziliyor.

BAYANCUK’TAN RAPORA VE DEVLET SİYASETİNE ELEŞTİRİ

Halis Bayancuk, 2022’de Tevhid Mecmuası’ndaki bir röportajında kelam konusu Diyanet raporuna ve devletin cemaat siyasetlerine ait şu tenkitlerde bulunmuştu:

“Devlet’in yeni gözdesi Erenköy Cemaati ve Bitlis/Siirt yöresi medreseli tarikatlar. Gözden çıkardıkları İsmailağa, Menzil ve Süleymancılar… Yakın vakitte operasyonları duyarsanız şaşırmayın. Anlaşılan o ki; devlet fazla ehli Sünnetçilik (İsmailağa), fazla zenginlik-kalabalık-kapalılık (Menzil) ve fazla muhalefet-kapalılık (Süleymancılar) istemiyor. Her türlü yoruma açık olan, elde ettiği zenginliği ilgililerle paylaşan, Erdoğan’a muhalefet etmeyen, tam bir teslimiyetle teslim olmuş cemaatler istiyor.”