Lüks spor salonunda göçmen işçilere cezaevi gibi hayat: Pasaportlarına el konuldu, aynı yatağı paylaşıyorlar

Amsterdam’daki günlük gazete Het Parool, yaptığı bir araştırmanın akabinde lüks bir spor salonu zincirinin bakım işçisinin telaş verici çalışma şartlarını ortaya çıkardı. Cehennem üzere iş yükü, sözleşmesiz çalışma ve standartların altında konaklama şartlarıyla boğuşan bu Endonezyalı ve Filipinli emekçiler, hiçbir vakit alamayacakları bir çalışma müsaadesi vaadi karşılığında pasaportlarını patronlarına teslim etmek zorunda kaldılar.

AYNI YATAĞI PAYLAŞIYORLAR

Het Parool, bu itibarlı spor salonuna gelenler fit görünümleri için parayı harcarken, “Saints & Stars temizlikçileri bu ihtişamdan pek eser görmüyor,” diye aktarıyor. On bir kişi, spor salonu zincirinin işvereni ve Basic-Fit spor salonlarının kurucu ortağı ve CEO’su olan milyoner René Moos’un oğlu Tom Moos’a ilişkin bir villada yaşıyor. Gazetenin spor merkezinin bulunduğu mahalle sakinleriyle yaptığı röportajlara nazaran, meskende dört yatak odası var. Sonuç olarak, “birbirlerini tanımasalar bile birkaç kişi tıpkı yatağı paylaşmak zorunda kalıyor.”

NELER SÖYLENDİ NELER YAPILDI

Kendilerine 40 saatlik çalışma haftaları, 2.500 avro maaş ve çalışma vizesi vaat edildi. Gerçekte ise pasaportları varışta alındı, hiçbiri iş mukavelesi imzalamadı yahut vize almadı ve çalışma günleri ekseriyetle orta vermeden 15 saat yahut daha fazla sürüyor. Daha az para vermenin prosedürü de bulunmuş. Gazete çalışanlarla aracılık yapan bayanın WhatsApp görüşmesini görüntüledi. Bayan, çalışanların çalışmalarının kalitesini günlük olarak pahalandırıyor ve ekseriyetle “yetersiz” olarak nitelendiriyor; fiyatlarını düşürmekle yahut hiç ödememekle tehdit ediyor.

PATRON: TARAFLI YAYIN

Raporların akabinde iş müfettişliği devreye girdi ve 23 kişinin statüsüz olarak çalıştığı ortaya çıktı. Haberin yayınlanmasının akabinde kamu yayın kuruluşu NOS’un haberine nazaran, merkezin işvereni Tom Moos yayınladığı görüntüde, iş müfettişliği tarafından yürütülen bir soruşturmanın sürdüğünü, lakin şimdi “içeriği yahut kapsamını” bilmediğini doğruladı ve Het Parool soruşturmasını “taraflı ve büyük ölçüde hatalı” olarak nitelendirdi.

KATAR’A GİTMEYE GEREK YOK KÖLELİK ÇABUCAK YANI BAŞIMIZDA

Olay Hollanda basınında da geniş yer buldu. Solcu Volkskrant, “Modern köleliğe şahit olmak için Katar yahut Libya’ya kadar gitmeye gerek yok,” diye yazdı, “Bunlar tam burnumuzun tabanında yaşanıyor.” diye ekledi.

SADECE HOŞLUK SALONU MU

Gazete birçok bölümde “göçmen emekçilerin köle üzere çalıştırıldığını” yazdı ve örnekler verdi: “Hollanda’nın karanlık kalbi Westland’daki (Lahey’in güneyindeki) seralar, yaklaşık üçte biri kayıt dışı olan göçmen personellerin %80’ine bağımlı. Paketlerimizin tasnif edildiği mezbahalar ve dağıtım merkezleri için de tıpkı oranlar geçerli; çalışanların yaklaşık %70’i göçmen personel.”

Çeviri