Özgür Özel DW Türkçe’ye konuştu: Avrupa’ya İzzetbegoviç’li yanıt

İstanbul Belediye Başkanı ve Cumhuriyet Halk Partisi’nin (CHP) Cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu’nun evvel gözaltına alınıp daha sonra tutuklanmasının akabinde İBB başkanlık binasının bulunduğu Saraçhane’deki protesto mitinglerinde peş peşe yaptığı konuşmalarla dikkati çeken CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Alman devlet kanalı Deutsche Welle’nin Türkçe edisyonu DW Türkçe’ye konuştu.

İmamoğlu ve öbür belediye liderlerinin derhal hür bırakılarak tutuksuz yargılanmasını isteyen Özel, “Ekrem imamoğlu’nu bıraksan kaçar mı? Ekrem İmamoğlu kaçacak olsa buna en çok Tayyip Erdoğan şad olur. Zira rakibi kaçmış olur. Ekrem İmamoğlu kaçmaz, Tayyip Erdoğan’ı seçim sandığına kadar kovalar” dedi.

“CUMHURBAŞKANI ADAYIM CEZAEVİNDEYKEN O DENLİ BİR YILGINLIĞA KAPILMAK MÜMKÜN DEĞİL”

DW Türkçe’nin soruları ve Özel’in cevapları…

Yorgun musunuz?

Bir fiziki yorgunluk olması kaçınılmaz, zira günde 3-4 saat uyku uyunduğu, tıpkı gün, her gün tıpkı saatte tıpkı meydanda milyonlara uzun konuşmaların yapıldığı, gün içinde siyasi partilerin sivil toplum örgütlerinin, sendikaların, günde, kimi gün kırktan fazla heyetin kabul edildiği bir bir hafta geçirdik. 10 binlerce şahısla yüz yüze görüştük. Milyonlarca şahsa her gece hitap ettik. O açıdan bir fiziki yorgunluk var. Lakin probleme olan inancımızdan ötürü kendimi son derece zinde, son derece motive hissediyorum. Arkadaşlarım, belediye liderlerim, Cumhurbaşkanı adayım cezaevindeyken o denli bir yılgınlığa kapılmak mümkün değil. Daha yeni başlıyoruz. Maltepe’de ve bundan sonra, tahminen de dünya siyasi tarihinin en uzun ve en sıkıntı kampanyalarından birini yürüteceğiz.

“KENDİ ADIMA KORKUYORUM”

Dün Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın size bir mezar göndermesi oldu. Bugün de MHP lideri Devlet Bahçeli’nin bir açıklaması var, “zıvanadan çıktı” diyor sizin için. Kendinizi risk altında hissediyor musunuz? Telaşlı misiniz?

Normal kaideler altında bir risk değerlendirmesi yapıldığında üniversal standartlarda herhalde en üst risk grubundayız. Lakin biz Türkiye’de bu türlü yaşamaya alıştık. Erdoğan daima rakiplerini şeytanlaştırarak, toplumu bunun üzerinden kutuplaştırarak gaye göstererek siyaset yapan birisi. Geçmişte, artık çok güzel bağlantılar içinde olduğu Sayın Bahçeli ile birbirlerine çok ağır hakaretler, birbirlerine miting meydanlarında idam ipi atacak kadar ya da birbirlerine çok ağır kelamlar, hakaretler edecek kadar gergindiler. Fakat siyasetin bu sertleşmesine şayet biz teslim olacak olursak, geri adım atacak olursak, onlar gayesine ulaşır. Onların tüm tehditlerine karşın biz büyük bir yürekle toplumun önünde olmak durumundayız. O yüzden alışık olmadığımız bir durum değil ancak natürel mezar falan… Bunlar siyasetin lisanı değil, yani hakikat bir şey değil bunlar. Hepimizin aileleri var, yaşlı annelerimiz var, babalarımız var, kardeşlerimiz, küçük çocuklarımız var. Bu alışılmış bir siyasetçi rakibini alt edemeyince ona bütün toplumun önünde ‘senin de mezarını kazarlar’ diyecek noktaya geldiyse benim buna verecek bir karşılığım yok artık. Lakin kendi adıma korkmuyorum. Bizi sevenler ve üzülenler ismine üzülüyorum.

ALİYA İZZETBEGOVİÇ’TEN ALINTI YAPTI

Avrupa’nın, AB’nin reaksiyonlarını nasıl değerlendiriyorsunuz?

İlk günlerde mutlak bir sessizlik vardı. Doğal bu bahsin bahsinin yolsuzluk olması, Avrupa Birliği’nin bu hususlardaki haklı hassasiyeti, pak, şeffaf idare unsurlarına bağlılığı sıkıntıyı biraz anlamaya çalıştılar diye düşünüyorum. Lakin mesela Macron’un (Fransa Cumhurbaşkanı) açıklaması, Olaf Scholz’un (Almanya Başbakanı) partisi SPD ile bir Zoom toplantısı yaptık; Lars Kingsbeil’le (SPD Eş Genel Başkanı), sevgili Lars ile. Dün Bundestag’ın (Almanya Parlamentosu) önünde SPD kümesinin yapmış olduğu açıklama, birazdan bu salonda Avrupa Sosyalist Partisi’ni, yani Avrupa’daki sol ve toplumsal demokrat partilerin çatı örgütünü, liderini ve heyetini kabul edeceğiz. Sosyalist Enternasyonel’in yaklaşımları son derece değerli, lakin dünyanın otokratları ve dünyanın otoriter popülist önderleri birbirinden öğrenmeye ve birbirini desteklemeye devam ediyorlar. Erdoğan’ın arkadaşı Orban olunca, Mudi, olunca, Putin olunca artık yeni yeni doğal geçmişte çok ağır kelamlar kendisine söylese de Trump olunca… Artık Trump’ın hatırına İsrail ile de uygun olunca falan dünyanın demokratlarının karşısında bir dünyanın otokratlarının desteklediği bir kötücül akıl var. Buna karşı dünyadan demokratik bir dayanışma beklenmek de bizim hakkımız. Biz Türkiye’yi bir yere şikayet ediyor değiliz. Biz Türkiye’de 31 Mart seçimlerini Avrupa’nın dayanağıyla kazanmadık. Lakin Erdoğan bir evvelki seçimlerde Türkiye’nin Rusya’ya olan doğal gaz borcunu bir yıl erteleterek ve faturalarda büyük indirimler yaparak seçimde çok kıymetli bir katkı buldu. Ya da Avrupa’nın başkanlarıyla palavradan arbedelere tutuştu. ‘Ey Merkel’ dedi. Merkel’le hengame etti, içeride kıymetli bir dayanak buldu. Merkel’le sığınmacı mutabakatı yaptı. Görünürde altı milyar euro fakat aşağıda antidemokratik uygulamalara sessiz kalma, bunların hepsi gerçek. Biz dayanaklar için çok teşekkür ediyoruz. Susanlar için de şunu söylüyorum. Aliya İzzetbegoviç demişti ki, ‘Her şey olup bittikten sonra düşmanlarımızın söylediği kötü sözleri değil, dostlarımızın sessizliğini hatırlayacağız’ diye bunu hatırlatıyorum.

“İMAMOĞLU KAÇMAZ” DEDİ, POLİS VE GARDİYANLARA SESLENDİ

Cezaevinde, gözaltında ya da tutuklu olan gençlerin azap bildirimleri var. Buna yönelik bir çalışmanız var mı?

Hem polislere hem gardiyanlara şöyle seslenmek isterim, rejim o gençleri kriminal, o gençleri marjinal, o gençleri, tırnak içinde, vatan haini üzere göstermeye çalışabilir. Her birisi pırıl pırıl, Türkiye’nin geleceği, umudu olan gençler, aslında tanıdıklarında da kendi evlatlarından farklı olmadıklarını yahut kendi gençliklerinden farklı olmadıklarını görecekler. Ben ne polisin ne gardiyanların bu talimatlara, bu kanunsuz buyruklara uyup makus bir muamele yapacaklarına inanmak istemem. Mevzuyu çok yakından takip ediyoruz. Bu kanunsuz buyrukları verenler kesinlikle cezasını çekecek ancak kanunsuz emre uymak da hatadır. Makus muamele bir insanlık kabahatidir. Bunun peşini bırakmayız. Buradan bir sefer daha uyarıyorum. Ayrıyeten da Becerikli Polat’ın (Kent Uzlaşısı soruşturması kapsamında tutuklanan İBB Genel Sekreter Yardımcısı) bir an evvel tutuksuz yargılanması lazım. Bütün arkadaşlarımızın tutuksuz yargılanmaları lazım. Bu tutukluluk önlemi Mussolini’nin ön infaz yolundan öbür bir şey değildir. Yoksa Ekrem İmamoğlu’nu bıraksan kaçar mı? Ekrem İmamoğlu kaçacak olsa buna en çok Tayyip Erdoğan şad olur. Zira rakibi kaçmış olur. Ekrem İmamoğlu kaçmaz, Tayyip Erdoğan’ı seçim sandığına kadar kovalar.

BOYKOT DAVETİ TUTTU MU

Son olarak boykot daveti yerini buldu mu?

Evet. Google Maps’ten yoğunluk haritalarından boykot ettiğimiz yerlerde yoğunluğun çok azaldığını görüyoruz, takip ediyoruz. Bizim boykot davetimiz ideolojik bir davet değil. Gerçi meydanda gençler üniversitelerindeki küçük küçük işletmeleri ortadan kaldırıp oraya kendini yerleştiren, iktidara yakın bir zinciri protesto etmemizi bilhassa gençler istedi ve yeniden geçmişte iktidara çok finans sağlamış bir besin şirketini, lakin bu ikisi gençlerin talebiyle yükselen, bu Ülker’in ismi geçmişti ve Espressolab’ın lakin onun dışındakilerin hepsi bizi ekranına taşıyan gazetelere bir şey yapmıyoruz, televizyonlarına. Fakat bizim direnişimizi görmeyenlerin ekonomik kuruluşlarını gaye alıyoruz. Bu da önemli formda sonuç getiriyor, getirmeye de devam edecek. Biz de devam edeceğiz. Boykotvar.net sitemize erişim manisi gelmişti, artık erişime açıldı, oradan takip edilebilir. Yarınki mitingde de bakacağız. Canlı yayınlamayan kanallar olursa, bizi görmeyen, o kalabalığı görmeyenler olursa, o görmeyenlerin hangi firmaları varmış, örneğin hangi lokantaları varmış, hangi araçları satıyorlarmış? Onlara kart çıkartıp vatandaşımıza göstereceğiz.