Özkök satır arasını okudu: Hakan Fidan ile İbrahim Kalın’ın özel günü

Dün toplumsal medyadan önüme bir fotoğraf düştü.
Önceki gün Şam’da yapılan ve ismine “Victory Conference”, “Zafer Konferansı “ denilen toplantıda çekildiği yazılıyordu.
Doğruluğunu kanıtlayamadım.
Ama uydurma olduğuna dair bir bilgi de gelmedi.
Bu fotoğrafa bakıp kendi kendime sordum.
“BU kadar üniformalı adamdan bir demokrasi çıkar mı?
Yoksa ikinci bir “Baas rejimi mi çıkar?
Biraz geriye gidelim:

İKİ HAFTA EVVEL MOTAMOT
ŞUNLARI YAZMIŞTIM

İki hafta evvel yazdığım bir istihbarat motamot gerçekleşti.
Bundan 15 gün evvel, tam tarihi ile 16 Ocak günü motamot şunları yazmıştım:
“Ankara El Şara’ya Atatürk’ün Kurtuluş Savaşı’nda izlediği yolu önerdi.
El Şara ile direk konuşma kanalı açık bir Türk yetkilisi Suriye’nin yeni önderine şunu söyledi:
’Atatürk 1920’de Türkiye Büyük Millet Meclisi’ni kurdu.
Türkiye’nin her tarafından temsilciler davet edildi.
Kararlar o Meclis tarafından alındı. Cumhuriyet ise 1923’te kuruldu.”

MİT BAŞKANI EL ŞARA’YA O
GÜN MOTAMOT ŞUNU SÖYLEDİ:

Bu bildirisi El Şara’ya ileten kişi büyük bir ihtimalle MİT Başkanı İbrahim Kalın’dı.
O görüşmede kendisine bir de şu söyledi:
‘O kurulu oluştur ve Cumhurbaşkanlığı yetkisini o heyetten al.”
El Şara bu bildiriden sonra Suriye’deki bütün toplumların temsilcilerine bir mektup gönderdi.
Toplumun her kısmından 1600 şahsa gitti bu davet.
Bunlar bir tıp kurucu Meclis oluşturdu.
Ve evvelki gün itibariyle El Şara bu suradan “CUmhurbaşkanı” yetkisi alarak, bir vakitler Esad’ın oturduğu saraya tam yetkiyle oturdu.
Yani Türkiye’nin önerdiği yolu izleyerek, Atatürk’ün yaptığını yaptı ve bir Meclis oluşturdu.

29 OCAK ÇARŞAMBA ŞAM:
ZAFER KONGRESİ TOPLANDI

15 gün evvel yazdığım bu toplantı evvelki gün yapıldı.
Ve bu toplantıyla ilgili haberler önüme düşmeye başladığı andan itibaren başımda sorular ve kuşkular çoğalmaya başladı.
Belki bu soruların bir kısmı kimi mevzularda gereğince bilgim olmamasından kaynaklanıyor.
Ama artık yazacaklarımı okuduğunuzda varsayım ediyorum tıpkı sorumarı siz de soracaksınız.

ZAFER KONGRESİ BİLDİRİSİNİ
ASKERİ YETKİLİ OKUDU

Önce küçük bir detay.
Sonuç bildirisini “Askeri Operasyonlar Yönetimi Sözcüsü Albay Hasan Abdülgani” okudu.
Askeri sözcünün ağzından şu cümleleri işittik:
(*) “EL Şara’yı geçiş devrinde Cumhurbaşkanı ilan ettik.”
(*) “Ona yasama kurulu kurma yetkisi verdik.”
(*) Esad’ın yaptığı “2012 anayasasını yürürlükten kaldırdık.”
(*) Esad rejimine bağlı ordu, güvenlik üniteleri ve parlamento feshedildi.”.
(*) Baas Partisi ve ona bağlı bütün kurumlar geri dönülemez halde feshedildi.”

ATATÜRK MODELİNDEN KENAN
CİHAN MODELİNE GEÇİLMİŞ

Buraya kadar açık ve net.
Dikkatimi çeken bir nokta Cumhurbaşkanı tayin edilen El Şara’ya “Bir yasama kurulu kurma”, yani yasa yapma yetkisinin de verilmesi.
Bu da kendisine önerilen Atatürk yolundan dana birinci gün saptığı halinde yorumlanabilir.
Çünkü aldığı yetki Atatürk’ün Meclis sisteminden çok 12 Eylül sonra Kenan Evren’in aldığı yetkiye benziyor.
Bir de şu soru var: 
“Devrim lideri”o sarayda 4 yıl seçim yapmadan oturursa, bir daha demokrasiye geçer mi?

SALONDAN GELEN FOTOĞRAFTAKİ
ÜNİFORMALILAR BİZE NE DİYOR

Bu haberleri okurken “Zafer Kongresinin” yapıldığı solanda çekilmiş bir fotoğraf toplumsal medyaya düştü.
Salonda oturanların üçte ikisinden birden fazla üniformalı bireylerdi.
Bu imajın, Atatürk’ün kurduğu Meclis’le yakın uzak hiç bir ilgisi yoktu.
Sadece savaşan silahlı kümelerin temsilcilerinden oluşan bir heyet izlenimi veriyordu.
SANA AJANSININ YAYINLADIĞI
KOMUTAN FOTOĞRAFLARI NE DİYOR

Üzerinde durmak istediğim asıl bahis öbür.
Askeri yetkili, “Baas rejimine karşı savaşan kümelerin feshedilerek devlet çatısı altına gireceğini” ilan etti” diyor.
Yani “Devlet çatısı altına girdiler” demedi. Demek ki şimdi tam bir anlaşma olmadı.
Suriye’nin resmi haber ajansı dün bu zafer kongresine katılıp askeri üniforma ile konuşma yapan çeşitli kümelere mensup kumandanların fotoğraflarına baktım.
Belki beni önyargılı olmakla eleştireceksiniz lakin hissiyatın şudur.
Bu insanların birbiriyle uyumlu çalışmaları hiç kolay olmayacak.

HAKAN FİDAN VE İBRAHİM KALIN’IN
TAKVİMİNDE ÇOK ÖZEL BİR GÜN

Bu detayları okuyuncu okuyunca biraz geriye döndüm ve özellikle Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ile MİT Müsteşarı İbrahim Kalın’ın geçen haftaki takvimlerine baktım.
Orada bir gün çok dikkatimi çekti.
25 Ocak Cumartesi günü…
Önceki gün, yani 29 Ocak’ta Şam’da yapılan “Zafer kongresinden” 4 gün önce…
25 Ocak sabahı önce Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın çok değerli bir açıklamasını okuyoruz.

HAKAN FİDAN’DAN BİRİNCİ KEZ
DUYDUĞUMUZ BİR SAYI: 80 BİN

Aynen şöyle diyor:
“Suriye’deki silahlı kümelerin tek bir ordu çatısı altında toplanması ve tek bir legal devlet organının silah taşıma ve güç kullanma yetkisi olması gerekiyor.
Suriye’de, 80 binden fazla silahlı ögenin olduğu Türkiye’ye yakın kümeler var. Biz bunlara hiç düşünmeden dedik ki gidin ulusal orduya katılın, ulusal ordunun modülü olun ve ülkede bir düzensizlik çıkmasına müsaade vermeyin. Umarım güneydeki kümelerde, Suveyda ve Dera’da birebir şey olur.”

AYNI GÜN ŞAM’DAN GELEN
İBRAHİM KALIN FOTOĞRAFI

Aynı gün sürpriz bir haber daha düşüyor önümüze.
MİT Başkanı İbrahim Kalın ikinci kere Şam’a gitmiş.
Ne gün gittiğini, kaç gün kaldığını ve Zafer Kongresi’nin toplandığı gün de Şam’da mıydı bilmiyoruz.
Ancak birebir gün önümüze gelen bu iki haberi okuduğum vakit, gazetecilik kuşkularım bana şu soruları sorduruyor:
Acaba Şam’da Türkiye’nin istemediği kimi şeyler mi oluyor?

80 BİN KİŞİLİK SMO BİR ORDU
DEĞİL TÜRKİYE’YE YAKIN GRUPLARMIŞ

Bir defa Dışişleri Bakanının ağzından birinci kez şunu işitiyoruz:
Türkiye’ye yakın 80 bin kişilik bir topluluk var.
Siz bunu şöyle okuyun:
“TÜrkiye’ye bağlı 80 bin kişilik bir ordu…”
Bu açıklamadan iki şey öğreniyoruz.
Bugüne kadar bunun isminin “Suriye Ulusal Ordusu”olduğunu sanıyorduk.
Meğer bunlar bir ordu falan değil, “Türkiye’ye yakın gruplarmış.”
Yine bugüne kadar bunların kesin sayısı verilmiyordu.
Bize 50-60 bir sayısı veriliyordu.
Şimdi bunların sayısının 80 bin olduğunu öğreniyoruz.

30 OCAK: SANA HABER JANSANDAN BİR
HABER: BİR TÜRK ASKERİ HEYETİ ŞAM’DA

Dışişleri Bakanı ve MİT Müsteşarı bu adımları atarken onlardan 4 gün sonra Şam’dan bir öbür haber daha geliyor.
Suriye Haber Ajansı SANA “Üst düzel bir Türk askeri heletinin Şam’a gelerek Suriye’nin yeni askari yöneticileri ile görüştüğünü bildiriyor.
Ajans bu haberi üç fotoğrafla veriyor.
Biri Şam Havalimanında.
Türk askeri heyeti “türk Hava Kuvvetleri(ne ilişkin bir Gulfstream uçakla gitmiş.

ZAFER KONGRESİNDE SURİYE
MİLLİ ORDUSU İSMİ GEÇMİYOR

Ancak Şam’da yapılan kongreden sonra kendisini feshederek Suriye ordusuna katılacağı söylenen ögeler ortasında “Suriye Ulusal Ordusu” ismi altında bir oluşumdan hiç kelam edilmiyor.
Bu durumda şu soru akla geliyor:
Türkiye’ye yakın kaç küme vardır ve bunların hangileri kendilerini feshederek yeni Suriye ordusuna katılacağını ilan etmiştir?
Dün kimi yerlerde sMO’dan katılan küme isimleri de vardı.
Ancak bu yazıyı yazdığım ana kadar bu haberlerin hangi kaynaktan geldiğini öğrenemedim.

KENDİNE BAĞLI 20-30 BİN ASKERİ BULUNAN HTŞ
80 BİN KİŞİLİK SMO’YU NASIL DENETİM EDECEK

Cevabını merak ettiğim çok değerli bir bahis daha var.
Çeşitli kaynaklara baktım.
HTŞ’ye bağlı asker sayısı 20-30 bin kişi ortası gösteriliyor.
Oysa Türkiye’ye bağlı SMO ismi altında 80 Bin askerden kelam ediliyor.
Tabi bir de Kürtlerle kimi Araplardan oluşan SDG var.
Onların asker salısı da 100 bin olarak varsayım ediliyor.
HTŞ komitanlığından gelen El Şara bütün bu askeri güçleri nasıl bir ortada tutacak?

İLGİNÇ BİR BİLGİ: TÜRKİYE’YE YAKIN EL BAB, AFRİN
VE CERABLUS’DA ZAFER KUTLAMASI YAPILMADI MI

Kafamda bu sorular uçuşurken, Anadolu Ajansı’nın Şam’daki “29 Ocak Zafer Kongresi” ile ilgili haberde bir cümle dikkatimi çekti.
Aynen şöyleydi:
”Şara’nın geçiş periyodunun cumhurbaşkanı ilan edilmesi Şam, Humus, Lazkiye, İdlib ve Hama vilayetlerinde kutlandı.”
İyi de “Türkiye’ye yakın kümelerin hakim olduğu bölgede ne oldu?
Daha açık sorayım.
ÖSO yani Türkiye denetimindeki El Bab, Afrin , Cerablus üzere yerlerde kutlanmadı mı?
Ben bir bilgi bulamadım.
Belki gözümden kaçtı.
Ama hislerim bana tekrar birebir şeyi söylüyor.
İyi gitmeyen bir şeyler var sanki…
Zafer Kongresi’nin yapıldığı 29 Ocak günü Şam’da bir İŞİD saldırısı gerçekleşiyor.
Humus’ta ise iki bombalı araç patlatılıyor.

TÜYLERİMİ ÜRPERTEN BİR İHTİMAL:
“YA BİR KISMI TÜRKİYE’YE GEÇERSE”

Bu durumda sizin raklınıza da şu soru gelmez mi?
Türkiye’ye bağlı bu silahlı 80 bin şahıstan kaçı yeni Suriye ordusuna katılacak?
Bence Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin ivedilikle bu mevzuyu ele almasında fayda var.
Çünkü bu sorunun yanıtı Türkiye cumhuriyeti vatandaşları için çok kıymetli.
BİR: Hepsi katılmamışsa demek ki önümüzdeki periyotta Suriye’de iç savaşın devam etme riski var.
İKİ: Ancak çok daha kıymetlisi şu.
Türkiye ve Amerika tarafından eğitilmiş, savaş tecrübesi olan, insan öldürmeyi bilen bu silahlı ögelerden kaçı Suriye ordusuna katılmayıp Türkiye’ye geçebir?
Bu sorunun yanıtı ve bunların 10-15 binin Türkiye’ye geçmesi bir vatandaş
olarak benim tüylerimi diken diken ediyor.

YA İSLAMCI TERÖR ÖRGÜTLERİ
YA DA MAFYA TEKİKÇİLİĞİ

Çünkü bunların Türkiye’de yapabileceği iki iş var.
Ya şu an uyumakta olan İslamcı terör örgütlerinden birine katılmak…
Ya da Türkiye’de mafya çetelerinin acımasız tetikçileri haline gelmek.
Bu 80 bin adam me olacak?
Bugüne kadar bunlara kaç para harcandı.
Maaşları hala Türkiye’den mi ödeniyor?
Daha ne kadar ödenecek?
Ve bu 80 bin kişinin nerede olduğu isim isim tesbit ediliyor mu.
Hepimiz için hayati değerde bir sorun bu.